“Yerli ve millî” operatör olarak ortaya çıkan Aycell, aslında çok da “bir anda” kaybolmadı. Onun da başından birçok sansasyonel olay geçti ve çareyi başka bir operatörle birleşmekte buldu.
Sahte abonelikler, gönderilemeyen faturalar, ucuzluğun dozunu kaçırıp zarara girmeler, piyasadaki rekabetin büyüklüğü… Tüm bunlar Aycell’i yavaş yavaş çürütmüştü. Haydi biraz daha detaya inelim.
Aycell’in ilk hedefi 1.5 milyon aboneydi.
14 Aralık 2001 tarihinde Türk Telekom’un bünyesinde kurulan Aycell, logosundaki hilal ve yıldızlarla “yerli ve millî” oluşunu vurguluyordu. Operatör açıldıktan sonra ilk telefon konuşması, Başbakan Bülent Ecevit ile Ulaştırma Bakanı Oktay Vural arasında yapılmıştı.
Türkiye’nin 4. GSM operatörü Aycell’in büyük avantajı; Telsim, Aria ve Turkcell gibi azılı operatör rakiplerine kıyasla daha uygun fiyatlı olmasıydı. O dönemlerde, GSM operatörlerinin rekabeti çok daha fazlaydı. Aycell’in hedefi ise 1.5 milyon aboneye ulaşmaktı.
Diğer operatörlerin yanında her açıdan yetersiz kalıyordu.
Aycell’in fiyatlandırması ucuz olmasına ucuzdu ama rekabetin ayyuka çıktığı pazara girmek için 8 sene geç kalmıştı ve uygun olması nedeniyle zarar ediyordu. Yeterince kazanamadığı için altyapı adına doğru düzgün bir kaynak da sağlayamıyordu.
Bu nedenle, diğer operatörler gelişmişken Aycell çekmiyordu, kapsama alanı anlamında yetersiz kalmıştı. Tek sebep bu da değildi, abonelere fatura bile gönderemiyordu. Bu kadarla sınırlı kalacak mı sandınız? Hayır!
Kendi bayileri bile Aycell’i dolandırmıştı.
Aycell bayileri, sahte abonelikler oluşturuyordu. Sahte sözleşmeler imzalayarak hayatlarına devam ediyorlardı. Bunu yapmalarının nedeni ise her abone için Aycell’den 10 TL prim almalarıydı. İddia edilene göre kullanıcıların yarısı gerçek değildi!
Başka bir iddiaya göre ise Turkcell, dönemin başbakanına mektup yazarak Aycell’in yatırımlarının durdurulması gerektiğini ve devletin parasının boşa gittiğini, kötüye kullandıklarını söylemişti. Bu olaya karşılık Türk Telekom Genel Müdürü ise Aycell’e iftira atıldığını söylemişti.
Ulusal dolaşımın sağlanamaması (roaming) da bir diğer etkendi.
Roaming’i kısaca şöyle açıklayabiliriz: Kullandığınız operatörden kaynaklı olarak gittiğiniz bir yerde kapsama alanı dışında kalırsanız ve operatörünüzün başka operatörlerle roaming anlaşması varsa onlardan faydalanabilirsiniz.
Aycell’in roaming anlaşmaları yoktu ve sadece bazı şehirlerde faaliyet gösterdiği için çoğu şehirde kullanılamıyordu. Ne anladım o işten?
En sonunda Aria ile birleşerek Türkiye’nin en büyük sermayeli şirketi oldular.
2001 senesinde Aycell, 53 trilyon TL zarar etmişti. Çareyi, 8 Nisan 2004 tarihinde Aria’yla birleşmekte buldu ve yeni bir marka kimliği ortaya çıktı: Avea. 2006 yılına gelindiğinde ise Avea da yoluna Türk Telekom ile devam etti.
İşte yılların Aycell’inin kendi ismini terk edip başka markalarla birleşerek varlığını sürdürdüğü hikâyesi bu şekilde oldu.
Kaybolan markalarla ilgili diğer içeriklerimize göz atmayı unutmayın!