Ölümü Amerikan futbolunun en parlak isimlerden birisi olduğu için aslında büyük bir kayıp olarak değerlendirilebilirdi. Ancak, O.J. Simpson bir cinayet davasının zanlısı olarak tüm itibarını çoktan yitirmiş bir figür olduğundan ölümü hayli sessiz karşılandı. Simpson 1994 yılında eski eşini öldürdüğüne ilişkin onca kanıta ragmen, ülkenin en güçlü avukatlarının “yasal boşlukları” kullanma becerileri sayesinde cinayet suçundan beraat etmişti. Parasının gücüyle ceza almaktan kurtulan biri olarak aslında hep nefretle anılıyordu. Dün tüm ajanslar 76 yaşında kanserden yaşamını yitirdiğini duyurdular.
Simpson Davası, savunma avulatı Johnnie Cochran ile Marcia Clark da dahil olmak üzere yargıcı, avukatları, hatta tanıkları kötü şöhretli hale getiren bir dava olarak anımsanıyor. Öyle bir davaydı ki Amerika Birleşik Devletleri’ndeki aile içi şiddet yasalarını da etkilemiş, dönemin Başkanı Bill Clinton, Kadına Karşı Şiddet Yasasını imzalamıştı.
12 Haziran 1994’te Simpson’un ikinci eşi Nicole Brown ile arkadaşı Ron Goldman, Nicole’ün Brentwood, California’daki evinin avlusunda bıçaklanarak öldürülmüş olarak bulunmuştu. Simpson, Nicole Brown’un ölümüyle ilgili olarak 13 Haziran’da sorgulandığında dedektifler parmağında bir kesik olduğunu fark etmişlerdi. İlk başta Brown’ın ölümünden sonraki saatlerde kesildiğini iddia etmesine rağmen, dedektiflerin arabasında kan bulduklarını açıklamasının ardından Simpson, kesiğin nasıl olduğunu hatırlamadığını iddia etse de, yaranın cinayet gecesi 12 Haziran’da meydana geldiğini kabul etmişti.
Gönüllü olarak kan örneklerini verdikten sonra serbest bırakılır bırakılmaz Simpson dönemin medyasının “rüya takımı” olarak adlandırdığı hukuk ekibini kuracaktı. Bunun için önce avukat Robert Shapiro’yu tuttu. DNA testinin kanın arabada bulunanla eşleştiğini doğrulamasının ardından Simpson’a 17 Haziran sabahı polise teslim olması emredildi. Teslim olmayınca kaçak ilan edilen Simpson’ın arkadaşı aynı zamanda avukatı Robert Kardashian, Simpson’ın medyaya verdiği, büyük ölçüde bir intihar notu gibi görünen bir açıklamayı okudu.
Bu haberi anımsayanlar Simpson’ın bir arkadaşıyla birlikte ünlü beyaz cipi Bronco’suyla polisten kaçtığını da anımsarlar. Bu kaçış tüm televizyonlarda canlı verilmişti.. Haber helikopterleri tarafından çekilen, tüm Amerika’da yayınlanan 60 millik düşük hızlı bir kovalamacaydı yaşanan.
Evine girdikten sonra polise teslim olan Simpson 1994 yılında Nicole ile arkadaşı Ron Goldman’ın bıçaklanarak öldürülmesi nedeniyle çifte cinayetle suçlanmış, ne var ki onca kanıta ragmen 3 Ekim 1995’te beraat etmişti.
Cinayetin Sipmson tarafından işlendiği o kadar açıktı ki. Savcılar duruşma sırasında, Simpson’ın arabasında Goldman ile Nicole’ün kan izleri, Simpson’ın çoraplarında Nicole’ün kanı, cinayet mahallinde hem kurbanların hem de Simpson’ın DNA’sının bulunduğu bir eldiven gibi DNA kanıtları sunmuşlardı.
İşte Simpson’un milyonlarca dolar haracayarak tuttuğu hukuk ekibi burada devreye girmişti. Olay yerinin gizliliğinin ihlal edildiğini iddia etmiş, cinayet mahallinde delil toplayan polis memuru Mark Fuhrman’ın defalarca ırkçı bir hakaret sarfettiğini ortaya koyan sözümona bir ses kaydı dinletmişlerdi.
Sonuçta ABD adeleti son derece tuhaf bir karara imza attı. Simpson, ceza davasında Nicole ile Goldman’ın cinayetlerinden suçlu bulunmadı, ancak hukuk davasında ölümlerinden sorumlu bulundu. Ayrıca kurbanların ailelerine 33,5 milyon dolar ödemesine karar verildi.
Bugüne kadar görüp görülebilecek en tuhaf, en hukuksuz dava olarak akıllarda yer edecekti Simpson Davası.
Parasıyla mahkemeyi alt etmiş biriydi Simpson.
İtibarını yitirmiş biri olarak ölümü yeni sayılmaz..