“`html
Yassıada’da 203 gün süren hukuki karmaşa sonucunda çıkan idam kararları büyük bir infial yarattı. Adnan Menderes ve arkadaşlarını iktidara taşıyan Anadolu topraklarında bir hüzün havası hâkim oldu. TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu’nun raporlarına göre, Amerikan, İngiliz, Alman, Fransız ve Pakistan hükümetleri, Gürsel’e infazların ertelenmesini talep etti. Pakistan Cumhurbaşkanı Muhammed Eyüb Han, sürgüne gönderilmeleri halinde Menderes ve Bayar’a sığınma önerisinde bulunmuştu. Ancak bunların hepsi Millî Birlik Komitesi (MBK) tarafından göz ardı edildi; zira bu durumu yönlendiren güç, İsmet İnönü idi.
Resmi kayıtlara göre, İsmet İnönü Cemal Gürsel’e yazdığı mektupta “Bugünkü şartlar altında ölüm kararlarının tasdik ve infazı, ulusal menfaatlere son derece ters düşmektedir,” demiştir. Ancak bu tavrın aslında bir ikiyüzlülük olduğu tanıklar tarafından sıkça dile getirilmektedir. Dönemin tanıkları, Milli Şef’in, darbenin gerçekleşmesinden önce Menderes ve arkadaşlarının idamı için planlar yaptığını ortaya koymaktadır.

İnönü, darbenin lideri Cemal Gürsel’e baskı yaparak Menderes ve arkadaşlarının mutlaka idam edilmesini sağlamak için sürekli telkinlerde bulunmuştur. Gürsel, döneme ait notlarında bu durumu şöyle ifade etmiştir: “İnönü ve CHP’den gelen baskıları duymazdan gelemedim. İdamların onaylanması gerektiğini belirterek sürekli mesajlar gönderiyordu.” Bunu bilmesine rağmen, idamları onaylamak zorunda kaldığını kaydetmiştir. Milli Birlik Komitesi üyesi Mehmet Şükran Özkaya ise bu durumun sadece İnönü’nün siyasi bir oyunu olduğunu vurgulamıştır.
İdam kararlarından iki gün önce, İnönü, Cemal Gürsel ve MBK üyelerine yazdığı mektubu bizzat vermiştir. “İdamları onaylamamak adına yazdım. Sayın Gürsel ve MBK, lütfen bu mektubu dikkate almasınlar,” demiştir. Aynı zamanda, mektubun kopyalarını basına verilip, infazlardan sonra yayımlanmasını istemiştir. “İdam edilecek kişilerin geçmişleri ve geleceği hiçbir şey ifade etmiyor. Gelecek tepkileri ile infazlardan sonra halk her şeyi kabul edecektir. Unutmayın ki halk, güce ve silaha tapar,” ifadeleriyle düşüncelerini dile getirmiştir.

Milli Birlik Komitesi üyesi Mehmet Şükran Özkaya’nın elinde bulunan belgeler, İsmet İnönü’nün Yassıada’daki hakim heyetine gizli bir idam talimatı göndermiş olduğunu ortaya koymaktadır. Özkaya, notunda birçok hükümetin idamların önlenmesi için baskı yaptığını belirtmiş ve “Menderes, Zorlu ve Polatkan’ın idamını onaylamanızı rica ediyorum,” notunu düşmüştür.

Yassıada’daki idam kararlarının MBK tarafından onaylanmayacağına dair beklentiler oluşmuştu. Ancak oylama günü, iki üyenin karşı oy kullanmaktan vazgeçmesiyle karar 9’a karşı 13 oyla geçti. Tehdit altında kalan Mehmet Özgüneş ve Ahmet Yıldız, idamların onaylanmasında fikirlerini değiştirdi. Özgüneş, Yassıada’da geçirdiği günlerinde Adnan Menderes’i ziyaret ettiğinde, Menderes’in “Kesinlikle MBK idam onayı vermez,” dediğini aktarmıştır.
Ahmet Yıldız, “Özgüneş, Cemal Gürsel ve diğer üyelerle birlikte, idama karşı çıkan çoğunluktaydık. Menderes ile yaptığı görüşmede, onun kesinlikle asılacağına inandığını belirtiyor. Tarih, bizi asanları yargılayacak. İdama karşı olduğundan emin değildi,” ifadelerini kaydetmiştir.
Bir süre sonra, Yıldız ve Özgüneş, Harp Okulu Komutanı Talat Aydemir’in tehditlerine maruz kalmış ve bunun üzerine idam kararlarını onaylamak zorunda kalmışlardır. Yıldız, Aydemir’in “Bu İnönü’nün emridir, onay vermezseniz sizler de idam edileceksiniz,” şeklindeki tehdidini aktarmıştır. Ne yazık ki korkularından dolayı karara destek vermek zorunda kalmışlardır.
Milli Birlik Komitesi içindeki farklı görüşler nedeniyle tasfiye edilen subaylardan biri olan Alparslan Türkeş de idam kararlarına karşıydı. Sürgün bulunduğu Hindistan’dan Cemal Gürsel’e bir mektup yazarak, ölüm cezasının toplumu böleceğini belirtti: “İdam cezalarının infazı, ülkemizdeki huzursuzluğu artıracaktır. Ayrıca, bu tür infazlar uluslararası alanda tepkilere neden olacaktır ve millî birlik ruhunu güçlendirmeyecek; aksine kin ve düşmanlık duygularını artıracaktır.”

Darbeciler, Yassıada’dan çıkan idam kararlarını bir an bile ertelemeyi düşünmedi. Menderes ve arkadaşlarının mahkeme kararlarından hemen sonra, Sıkı Yönetim Komitesinin 15 Eylül 1961 tarihinde acilen toplandığı biliniyor. İdama karşı olan insanların tehditlerle fikirlerini değiştirmesi sonucunda, Menderes, Zorlu ve Polatkan’ın cezaları onaylandı. Celal Bayar’ın idamı ise yaş sebepleriyle ömür boyu hapse çevrildi. Herhangi bir gecikme olmadan infaz gerçekleştirildi. Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan, 16 Eylül 1961 sabahı idam edildi. Menderes ise 17 Eylül 1961’de infaz edildi.
“`